Picasso’nun %33 Kuralı ve Limit Sizsiniz
Günümüzde bir çok karışıklığın yer aldığı bu yaşamda, aradığımız soruların cevabını sadece bir kişiden almamız mümkün değildir.
Özellikle doğru ve yanlış kavramının değişim gösterdiğini bildiğimiz bu dünyada bunun çok mümkün olduğunu söyleyemeyiz.
Pablo Picasso’ nun yaklaşık 50.000 adet eser ortaya çıkardığı, iyi sanatçıların kopyaladığı ve en iyilerin ise çaldığını söylediği bilinmektedir.
Etik olarak en iyilerin, başkalarının fikirlerini öğrendiklerini ifade etmektedir aslında.
Veya Newton’ a sen ne kadar başarılısın dediklerinde ben sadece ayaklarımı devlerin sırtına basıyorum ve buda beni uzun gösteriyor demektedir.
Pablo Picasso’ nun %33 kuralı ise söyledir: Uykudan sonra elimize kalan 16 saatin %33’ ünü sizin bilginize ihtiyacı olanlarla geçirin. Onları eğitin, paylaşın, gelişmelerine yardımcı olun. Bu şekilde onlara yardım ederken, kendinize olan güveninizin de arttığını göreceksiniz.
Diğer %33’ ünü ise sizinle aynı seviyede olanlarla geçirin. Zira bu hayatta sizinle birlikte olanlar hayata bağlanmanıza ve zevk almanıza yardım ederler. Son kalan %33’ ünü ise sizden daha iyi olanlarla geçirin. Keza bu sizi geliştirecek ve amaçladığınız her ne ise ona daha fazla yaklaşmanızı sağlayacaktır.
Sizce de güzel bir düşünce değil mi? Ne kadar dengeli bir şekilde bu tarz bir yaşam sürersek o kadar başarılı olmaz mıyız?
%33 dilimlerinden belki de en önemlisi olan, bizden daha iyi olan birisinden yararlanma fikri üzerine konuşacağız. Ne yapmak istiyorsak o konuda bizden 10-20 adım daha ileri olan birisinin rehberliği, bizim hedefimize çok hızlı bir şekilde ulaşmamıza yardımcı olacaktır.
Peki bu doğru bir yaklaşım mı?
Albert Einstein’ ın her hafta bir yemek yediği mentoru bulunmaktaydı.
Bill Gates, Steve Jobs ve birçoklarının….
Gelişimimizi ilerletmek ve hayattaki bulmacayı daha hızlı çözmek istiyorsak, alanlarında en iyi olanlardan bizlere mentor olmalarını istemeliyiz.
En iyiler kim mi? Belki Cumhurbaşkanı’ na veya başarılı bir iş adamına mesaj atmak ilk adımınız olabilir ve bir çokları belki sizi reddebilir ama unutmayın bir tanesi bile sizi kabul etse hayatınıza kattıkları çok ama çok fazla olacaktır.
Mentorlarınızdan maksimum faydalanabilmek için, adeta bir sünger gibi onların davranışlarını veya yaptıklarını, düşüncelerini her şeylerini içimize çekmemiz, bizi başarılı kılacaktır. Ve bu alışkanlığı edinmek için belki çevremizde iyi olduğunu bildiğimiz kişilerden başlamak en iyi yaklaşımlardan teki olabilir.
Ve sadece onlardan bilgilerini vs. öğrenmeyeceksiniz. Öğretmenin çeşitli yollarını da öğreneceksiniz. Belki sadece 5 saniyelik bir anda alacaksınız hayatınızı değiştirecek olan bir fikri veya özelliği keşfedeceksiniz.
Ama onların kendilerini anlatma tarzları ve sizinle ilgilenme şekilleri sizin beklediğiniz gibi olmayabilir.
Buna da hazırlıklı olmalısınız.
İyi bir eğitilebilir insan olmalıyız. Dinlemeyi ve hayata geçirmeyi amaç edinmeliyiz.
Alanında en iyi olan 10-20 kişiyi onlardan bir şeyler öğrenebilmek için belirleyin ve alanlarında başarılı olan bu insanlardan alabileceğiniz her şeyi alın. Belki onlara ulaşmakta zorlanacaksınız, gideceksiniz, red edileceksiniz. Tekrar tekrar ve tekrar denemekten vazgeçmeyin.
Amerikalı ünlü motivasyon konuşmacılarından Les Brown ‘You Got to Be Hungary’ demektedir. Yani ‘yeterince istemelesiniz’ ve kendi hayatında nasıl DJ olduğunu anlatmaktadır;
DJ olmak için bir radyoya başvuru yapar. Radyonun sahibi ‘deneyiminiz var mı?’ diye sorar. ‘Hayır yok’ der. Radyonun sahibi ‘Peki hiç toplum içinde konuşma yaptınız mı?’ diye sorar. ‘Hayır efendim yapmadım’ diye cevap verir. ‘Kusura bakmayın bayım sizin için uygun bir işimiz yok.’ der ve gönderir.
Ertesi gün Les Brown tekrar gelir. Sanki ilk defa gelmiş gibi radyo sahibine sorar. ‘Ben dj olmak istiyorum beni işe alır mısınız?’. Radyo sahibi ‘Dün ben sana uygun iş olmadığını söylemedim mi’ der. ‘Evet efendim söylediniz ancak belki bugün birisi işten ayrılmıştır veya bir insana daha ihtiyacınız olmuştur’ der.
Radyo sahibi tekrar gitmesini söyler. LEs Brown ertesi gün tekrar gelip radyo sahibine işe girmek istediğini ifade eder. Radyo sahibi ‘ben sana kaç seferdir hiç uygun iş olmadığını söylemedim mi?’ der. Les Brown ‘evet efendim söylediniz ancak belki bugün birisi hastalanmış veya ölmüş olabilir ve birisine ihtiyacınız olabilir diye düşündüm’ der.
Radyo patronu ‘git ve şu süpürgeyi al ’ der. Sonrasında ise Amerika’nın en bilinen motivasyon konuşmacılarından birisi haline gelmiştir.
Evet gerekiyorsa bir çılgın olmalıyız ve hayatta istediklerimizi öğretecek en iyilere ulaşmanın yolunu bulmalıyız. Uzun soluklu düşünmeliyiz. Bir insanın diğer bir insana alışmasının zaman aldığı da bir gerçekliktir. Örneğin, önce bir seminerine katılıp, iki ay sonra başka bir kitap imza gününde tekrar ziyaret edip, kendinizi yeniden tanıştırmak diğer bir yöntem olabilir.
Ünlü bir Hollywood yönetmeni olan Woody Allen başarısın yarısını sadece olması gereken yerde olmaya borçlu olduğunu söylemektedir.
Yani bir nakış yapar gibi kendimize en çok katkısı olacağını düşündüğümüz insanların fikirlerini öğrenmeye çalışmalıyız. Her istediğimiz veya her denediğimizin ilk seferde olamayacağını da aklımızda bulundurmalıyız. Belki de aradığımız kişi o değildir. Ancak bu sizi aramaktan, denemekten vazgeçirmemelidir.
Onlara ulaşmayı denemekten korkmayın, çekinmeyin. Denemeden hiçbir şeyi tecrübe etmek mümkün değildir. Unutmayın!! Hayat aksiyonları, yaptıklarınızı ödüllendirir, düşüncelerinizi veya korkularınızı değil…
Bu hayatta başarılı olmak ve kendimizi gerçekleştirmek istiyorsak öğrenen, adapte olan ve su gibi istikrarlı, inatçı olan bir makina olmalıyız.
Ve sadece insan var. Kusurlarıyla beraber var hem de. Mükemmel insan diye birşey yok. Unutmayın hayat bir döngüden ibaret. Aynı mevsimler gibi bir yuvarlak etrafında dönüyor gibisiniz. Doğru ve yanlıştan öte sadece deneyim olduğunu unutmayın.
Sağlıklı beslenmeyi öğrenmek istediğiniz bir kişi sizin mentorunuz olurken aynı zamanda bir başka kişi de size iş hayatını öğretebilir. Özetle limit sizsiniz.
Denemekten çekinmeyin, mesaj yazmaktan, bu konuda kendinizi geliştirmekten korkmayın. Başarılı insanların bir çoğu ile bir blog kurup ‘sizinle röportaj yapmak istiyorum. Bu alanda bir blogum var (sevdiğiniz alanda incelemeler yapmak güzel bir yöntemdir.) röportaj yapabilir miyiz?’ diye ulaşmak güzel bir yol olabilir.
Eğer röportaj talep ettiğiniz 10 kişiden bir tanesi bile size cevap verdiyse ve telefonla röportaj yaptıysanız, sonrasında ufak da olsa bir hediye göndermek akıllıca bir tutum olabilir. Ve sonrasında kim bilir belki de o insanla beraber bir yemek bile yiyebilir ve çeşitli fırsatlar elde edebilirsiniz.
Birisi size sürekli birşey veriyorsa etkiye karşı tepki prensibinde kendinizi borçlu hisseder ve siz de bir şeyler vermek istersiniz.
İnsanlara ufak da olsa hediyeler vermekten çekinmeyin. Ufacık maddi değeri olan bir kitap bile bu anlamda çok faydalıdır.
Başarılı oldukça Picasso’nun kuralının zorlaştığını göreceksiniz. Herşeyde bir tasarım olduğunu unutmayın.
Söz konusu yeni birşey öğrenmek, kendinizi geliştirmek, kendinizi değiştirmek olduğunda korkmadan ve yılmadan devam etmeniz dileği ile…
- Evden Para Kazanma Yolları 2020,
- İnternetten Para Kazanma 2020,
- İnternetten Para Kazanma Yöntemleri,
- Pasif Gelir 2020,
- İnternetten Para kazanma Yolları,
konularını sizler için araştırıyoruz. Araştırmamızı ve hakkında yazmamızı istediğiniz para kazanma ve pasif gelir konuları hakkında yorum yapın.